25 Haziran 2012 Pazartesi

Gün 86: Yeniden Merhaba


Yeni işe başlayınca öyle bir yoğunluğun içinde buldum ki kendimi bir baktım yazmayalı bir ayı geçmiş. Elbette diyet devam ediyor. Merak edenler için hemen bir bilanço yazayım:

Başladığım kilo: 78,4
Şu andaki kilo: 67,8
Verilen kilo: 10.6

Çalışmaya başlayınca korkmuştum sıkıntı yaşarım diye ama korktuğum gibi olmadı. Akşamdan kreplerimi yapıp sabah yanıma alıyorum. Öğlenleri de ızgara ile idare ediyorum. Hatta bazen yoğunluktan ve bugünlerde de sıcaktan o kadar iştahsız oluyorum ki çok az yiyorum. Tek kötü tarafı spora zaman yaratamam oldu, onun dışında her şey yolunda gidiyor.

Yıllar sonra 40 bedene girmenin mutluluğu içindeyim. 

20 Mayıs 2012 Pazar

Gün 51: Zorunlu Ara


İşten ayrıldıktan sonra bir süre çalışmayı düşünmediğimi yazmıştım. Sürekli bir iş değil ama beni heyecanlandıran 3-4 aylık bir proje teklifi aldım ve yarın başlıyorum. Çok ani gelişti her şey ben de çok şaşkınım. Hafta sonları da dâhil yoğun bir çalışma temposuna giriyorum Dolayısıyla günlüğe her gün yazmam mümkün olmayacak. Dukan’a tabi ki devam ama deneyimlerimi ancak fırsat buldukça yazabileceğim artık.

Blogu okuyan, beni destekleyen, deneyimlerini paylaşan herkese çok teşekkür ederim. 

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Gün 50: Şişman Hisseden Kadın İşe Gitmiyor


Bugün Dipnot.tv’de okuduğum ve kendimi çokça özdeşleştirdiğim bu haberi sizlerle de paylaşmak istedim. Sabah işe gitmeyi istememe, daha önce de yazdığım gibi sosyal ortamlara gitmede isteksizlik, hep aynı duygular. İşte haber:
İngiltere’de bir alışveriş merkezi tarafından yapılan araştırmada sabah kalktıklarında kendilerini “şişman” hisseden kadınların işe gitmediği ortaya çıktı.
Alışveriş merkezine gelen 1000 kadın üzerinde yapılan anlaşmada yaşları 18-24 arasında değişen katılımcıların %43’ü kendilerini güzel hissetmedikleri için sosyal ortamlara girmekten çekindiklerini söyledi.
Araştırmayı yürüten grubun sözcüsü Donna Watson konuyla ilgili olarak şöyle konuştu:
“Bu araştırmayla kilonun kadınların iş hayatlarını etkileyen önemli bir faktör olduğu ortaya çıktı.
Ayrıca kadınlar giymek istedikleri kıyafetleri sadece ideal vücut ölçülerine sahip kadınlarda değil, daha büyük beden elbise giyen kadınlarda da görmek istiyor. “

Kaynak: Dipnot.tv

18 Mayıs 2012 Cuma

Gün 49: Dr. Dukan’ın Doktorluk Lisansı


Bugün gazetelerde okuduğumuz bir haber birçok Dukancıyı ve diyete başlamayı düşünenleri tedirgin etti. Dr. Dukan’ın doktorluk lisansı iptal edilmişti. Haberin devamını okuduğumuzda ise bambaşka bir gerçekle karşı karşıya geldik. Dukan’ın lisansı tamamen başka bir sebepten iptal edimişti.

Dr. Dukan  "Sağlıklı kiloya inen çocuklara okulda daha yüksek not verilsin..." dediği için Fransız Hekimler Birliği tarafından mesleki ilkeyi ihlal ettiği gerekçesiyle şikayet edilmişti. Altı ay içinde duruşmaya çıkması bekleniyordu ancak Dukan savunma yapmayacağını söyleyerek lisansının elinden alınmasını kabul etti. Bunun üzerine Dukan’ın Fransa’da doktorluk yapmaktan men edildiği açıklandı. Görüldüğü gibi tamamen farklı bir neden.

Dukan, yaratıcısı olduğu diyeti başta Fransa’da olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde 10 yılı aşkın bir süredir uyguluyor. Hakkında o zamandan beri çeşitli söyletiler çıkarılıyor, diyet kötüleniyor. Fransa, yukarıdaki gerekçe ile bile bir doktorun lisansını iptal edebiliyorsa Dukan diyeti gerçekten zararlı olsaydı 10 yıldır beklemez, bir önlem alırdı.

Dukan diyeti gerçekten çok başarılı, her başarılı iş gibi eleşitreni de çok. Diyet pazarı çok büyük bir Pazar, Dukan gibi başarılı bir yöntem birçok insanı işsiz bırakabilir, haksız kazançları önleyebilir. O yüzden bu kadar çok konuşuluyor. Sonunda Dukan’ı karalayacak bir neden buldular diye düşünüyorum. Ama bu bile diyetle ilgili olamadı. 

17 Mayıs 2012 Perşembe

Gün 48: Mutluluk


Önceki işimde, çok yoğun çalıştığım bir dönemde hayatın anlamını iyice sorgulamaya başlamıştım. Çok çalışıyordum ve yoruluyordum, kendime ayıracak zamanım kalmıyordu, kalsa da yorgun olduğumdan hiçbir şeye enerjim kalmıyordu. Gerçekten çok mutsuzdum, hayat bu olmamalıydı, başka bir şekilde de yaşamak mümkün olmalıydı.

Bir çıkış noktası ararken kendimi kuantum, secret benzeri öğretilerin içinde buldum. O seminer senin bu seminer benim gezip duruyor bir dolu da para harcıyordum. Ben bu işlerle ilgilendikçe çevremde ne kadar çok kişinin bu işlere girmiş olduğunu şaşırarak gördüm. Herkes bana yeni bir seminer, kitap ya da danışman öneriyordu ve ben sırayla hepsine gidiyordum. Bir süre devam ettim, kendimi kandırıp sorunlarımı çözdüğüme inanmaya başlamıştım ki hepsinin aldatmaca olduğunu gördüm nihayet.

Mutluluğu hep dış faktörlerde arıyoruz. Modern hayat bizi o kadar farklı yerlere savuruyor ki benim yaptığım gibi işi daha da karmaşıklaştırarak olmayacak yerlere gidiyoruz mutluluğu bulmak için. Bir süredir işten uzaktayım, bol bol vaktim var kendimi, hayatımı düşünmek için zamanım var. Artık mutluluğu çok büyük şeylerde, hayatımı değiştirecek kişi ya da olaylarda aramıyorum. Mutluluk küçük anlarda, sevdiğim bir şarkıyı dinlerken, güzel bir kitap okuyunca, bir dostla sohbet edince, başka birisine yardım edince, birini mutlu edince, güzel bir yere gidince, sabah sağlıklı uyanınca… Hayatı o kadar karmaşıklaştırıp mutluluğu öyle olmayacak şeylerde aramışım ki yıllarca şimdi farkına varıyorum. Sahip olduğumun farkında bile değilmişim. 

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Gün 47: Ağız Belli Olmuyor Derken Gözler Çok Zayıflamışsın Diyor


47 gün oldu, bir beden zayıfladım. Yüzüm çok değişti, boynum ve gerdanımdan da çok belli oluyor. Kısacası uzun zamandır görmeyenler hemen fark edip söylüyorlar benim de çok hoşuma gidiyor tabi ki.

Bugün akşamüstü bir arkadaşımla karşılaştım. Yanında bizim pek sevmediğimiz kuzeni de vardı. Bu kızcağız başkalarına karşı sürekli negatif olan, aslında kendiyle barışık olmayan birisidir. Bana da yıllardır zorunlu karşılaşmalarımızda sürekli kilolarımdan bahsederek neredeyse psikolojik taciz yapar. “Sen artık zayıflayamazsın, böyle kalacaksın, eski kıyafetlerini birilerine ver bari” diyerek canıma okurdu. Kendisi de yıllarca oldukça kiloluydu, asıl komik olan da bu. İki yıl önce kilo verdi, sanki eski halini unuttu. Örneğin yeni bir pantolon alır, “Hayatımda ilk defa 38 beden pantolon aldım, moralim çok bozuk” der. Biz içimizden güleriz, o hiç istifini bozmaz.

Bugün karşılaştığımızda arkadaşım beni uzaktan görüp seslendi, yanına gidinceye kadar da el ol hareketleriyle ne kadar zayıfladığımı söylemeye başladı. Yan yana gelince de çok zayıflamışsın, nasıl oldu diye sorarken kuzenine de dönüp “değil mi, çok zayıflamış” diye onay almak istiyordu. Kuzeni bu arada beni baştan aşağı süzüyor, gözlerinden kıskançlık akıyordu neredeyse. Sonunda ne dese beğenirsiniz: “Bence zayıflamamış, giydiği kıyafetten öyle anlaşılıyordur.” Bu kadarına da pes. 

15 Mayıs 2012 Salı

Gün 46: Tünel'de Keman Sesleri


Bugün arkadaşımın İstanbul dışında yaşayan kuzenine keman almak için Tünel’deki müzik mağazalarını gezdik. Girdiğimiz her mağazada bize kemanı göstermek için çalan birileri vardı. İkimiz de kemanı çok severiz, dolayısıyla bizim için güzel bir ziyafet oldu.

Bütün gün keman sesleri içinde olunca biz de özendik. Çalanlar başlayabileceğimiz konusunda bizi cesaretlendirdilerse de keman çalmanın çok zor olduğunu biliyorum. Geçmişte, lise yıllarımda piyano çalmıştım. Keman değil ama belki piyanoya tekrar başlarım. Bugün bana ilham verdi, hiçbir şeye başlamak için geç değil.