Dün akşam sipariş verdiğim büyük
boy pizzayı afiyetle mideye indirdikten sonra içime bir hüzün çöktü. Bu,
yediğim son zevkli yemek gibi geldi bana. Dukan Diyeti beni çok korkutuyor
çünkü en son sütü (kahveye konulanı saymazsak) çocukluğumda annemin
zorlamasıyla içmiştim, yumurta ağzıma sürmem, yoğurdu ancak uygun bir yemeğin
yanında azıcık yerim, tavuk ve kırmızı eti de birisi zorla yedirmezse 40 yıl
aklıma gelmez. Nasıl oldu da bu diyete başladım düşündükçe kendime
inanamıyorum. Rastlantılardan ve işaretlerden bahsetmiştim, biraz sonra ilkini
anlatacağım. Umarım evrenin gönderdiği mesajları yanlış anlayıp kendimi bu
diyet serüvenine sürüklememişimdir.
Neyse, ilk günden moral
bozmayalım. Dün gece yatmadan önce şişman halimin son belgeleri olsun diye
geçtim boy aynasının karşısına önden ve arkadan fotoğraflarımı çektim. 23 kilo
fazlam var, hesabıma göre en az 4-5 ay seyir evresi yapıp sonra da vereceğim
kiloya göre de 7-8 ay koruma evresi yapmam gerekiyor. 5 ay sonra tekrar
çekeceğim fotoğraflarımı, bakalım fark nasıl olacak?
Sabah kahvaltısı için bir kaba
yarım çay bardağı süt, bir yumurta ve 1,5 yemek kaşığı yulaf kepeği koyup krep
yapmak için el blenderı ile güzelce çırptım. Tavanın içine fırında kullanılan
pişirme kâğıdından kesip yaydım ve biraz ısıttıktan sonra karışımı içine
döktüm. Kâğıt yandı, krep yapmaya niyetlendiğim şey pişmedi, dağıldı ve böylece
kahvaltı tam bir felaket oldu. Öğlen bir tane meyveli yoğurt yedim, Dukan
kitabında günde 2 tane yiyebilirsiniz diyordu. Karnımın gurultusunu duymamak
için bütün öğleden sonra uyudum. Akşam da yağsız tavuk göğsünü, yağsız tavada
pişirip yanında salatalık turşusuyla yedim. İlk günü böyle atlattık bakalım
yarın nasıl olacak.
Şimdi gelelim benim bu diyete
başlamamı sağlayan işaretlerden ilkine.
İşaret 1: Bir ay kadar önce,
şirketten birkaç arkadaşımla öğle yemeği için Kanyon’a gitmiştik. Masadaki
diğer kızlar her zaman olduğu gibi salatalarını çatallarıyla didiklerken ben
kocaman bir pizzayı bitirmiştim bile. Son parça hala ağzımda kafamı
kaldırdığımda karşı masadan biriyle göz göze geldim. Kalbim deli gibi çarpmaya
başladı. Lisedeki erkek arkadaşım, büyük aşkım. Lise bittiğinden beri
görmemiştik birbirimizi, uzunca bir dönem yurtdışında yaşadığını biliyordum
sadece. Onda bir hareket olmayınca yerimden kalkıp masasına doğru gülümseyerek
yaklaştım. Merhaba dediğimde yüzüme anlamsızca baktığını, hatta şaşırdığını
gördüm. O yavaşça ve hala şaşkın bir yüzle merhaba derken ben de acı gerçekle
yüzleşmiş oldum, beni tanımamıştı. O an oradan kaçıp uzaklaşmak istedim ama
olan olmuştu bir kere. “Tabi aradan çok zaman geçti, değiştik hepimiz” dedim.
Değişen sadece bendim oysa; lisedeki boyumda, lisedeki kilomdan 29 kilo
fazlasıyla. O ise lisedeki halinden daha da yakışıklıydı. Durumu ikimiz için de
daha fazla zorlaştırmamak için adımı söyledim. “Defne” diyebildi kekeleyerek.
Sanki ölmüştüm de yeniden dirilip karşısına çıkmıştım. Bu kadar şaşkındı, aynı
zamanda gözlerinde de derin bir acıma vardı. Kendimi onun gözünden gördüm, yok
olmak istedim, görünmez olmak istedim. “Sen iyi misin, hasta falan değilsin ya”
dedi sonra. “İyiyim, sağlık sorunlarım vardı ama yavaş yavaş düzeliyor” dedim
kendi dediklerime de inanamayarak. Onun uzattığı dala tutunmuştum, bir insan bu
kadar kilo alırsa mutlaka bir sağlık sorunu olmalıydı, değil mi? Büyük
Bankalardan birinde çalışıyormuş, 2 yıldır İstanbul’daymış, Akatlar’da
oturuyormuş. Ben de kendimle ilgili aynı bilgileri verip masama döndüm. Ne o
telefonunu verdi ne de ben. Yıllar sonra karşılaşan iki eski sevgilinin bildik
hikâyesine benzemiyordu bizimkisi. Bu küçük karşılaşma tokat gibi çarptı
yüzüme. Sanki birisi bir ayna tuttu bana ve ilk defa kendime baktım.
İyi bir üniversiteden dereceyle
mezun olmuş, yüksek lisans yapmış ve iş hayatında hep başarılı olmuştum ama dış
görünüşümden ötürü yargılanıyordum ilk önce. Kendime ne kadar "asıl önemli olan
senin benliğin, kişiliğin, kim olduğun" desem de bu durum özgüvenimi yerle bir
ediyordu. Erkekler beni bir kadın olarak görmüyor, kadınlarsa rakip kabul
etmiyor. Kanyon’daki bu karşılaşma bendeki ilk kıvılcım oldu. Sonra neler oldu,
daha sonraki günlerde anlatırım.
Defne:))
YanıtlaSilseni takip edeceğimi söylemiştim değil mi?:)
bu diyetten sonuç almak istiyorsan yiyeceksin.öyle yatıp uyuyarak,krebim olmadı diye vazgeçerek olmaz bu iş.hemen kalkıp silkeleniyorsun ve bunu kendin için yapıyorsun,
başkaları için değil.
mikrodalgan var mı?
yoksa da tavada bu tarifimi yap önce.seni gün boyu tutar.bol proteini aksatma.bak ilk birkaç kilodan sonra nasıl motive olacaksın:)
http://dukandiyetim.blogspot.com/2012/03/lorlu-pancake.html
İlk günler çok zor geçiyor, bu sabah da yoğurtla denedim krebi o da olmadı. Yarın senin tarifinle yapacağım, mikrodalga var evde.
YanıtlaSilHayatıma yeni bir yön vermede en güçlü silahım bu diyet, vazgeçmeye niyetim yok. Desteğin için çok teşekkürler.
Krep kolay ;) yulaf kepegi, süt ve yumurta ;) akışkan hamuru elde et hepsi bu, kasık ile tavaya dok her iki tarafı 3 'er dakika pişir hepsi bu ;)
YanıtlaSilİlk günler tavaya yağ koymadan, pişirme kağıdı ile denedim olmadı. Şimdi uzman bile sayılırım:)
Sil