Bir ayda Dukan Diyetiyle 5,2
kilo verip 44 bedenden 42 bedene düştüm. 42 çok kritik bir bedendir, bunun
üstüne çıktığınızda modacılar tarafından artık başka bir kategoriye
sokulursunuz. Ya da erkeklerin de anlayacağı şekilde söyleyelim küme
düşersiniz. Eskiden güle oynaya
alışveriş yaptığınız mağazaların kapısından giremezsiniz, detektörler öter
şişman içeri girdi diye. Türkiye’deki mağazaların çoğu 42 bedene kadar üretim
yapar. Dolayısıyla 42 bedenden büyükseniz doğru büyük beden mağazalarına
yollanırsınız. Kilo alamaya başlayan bir insan bu “büyük beden” sözünü 44
bedene ulaşmadan da yavaş yavaş duymaya başlar, bir nevi sizi yeni yaşamınıza
alıştırırlar. “Büyük bedenlerimiz şu tarafta efendim, baktığınız elbisenin
büyük bedeni de var” gibi.
Zaten az sayıda olan büyük beden
mağazaları pahalıdır öncelikle. Madem şişmansın sonuçlarına katlanacaksın
mantığını güder modacılar. Harcanan kumaş bir 36 bedene göre elbette fazladır
ama fiyatını 2 katı yapacak kadar da değil. Hem şişman olduğun için
mağdursundur bir de üstüne fazla para ödersin, işte sana çifte mağduriyet.
Bu mağazaların diğer bir
özelliği de oldukça zevksiz olmalarıdır. Şişman olduğuna göre demek ki zevksin
de diye düşündüklerinden olsa gerek sade, kibar bir şeyler bulmak neredeyse
imkânsızdır. Güzel bir kot görürsünüz, bakarsınız paçaları işlemeli ya da arka
cepleri taşlı. İş için lacivert bir takım bulursunuz, astarı ve kocaman düğmesi
fuşya rengindedir. Her şey büyük desenli, allı güllüdür, bunların insanı daha
da şişman gösterdiğinin ortalama her kadın bilir ama şişman mağaza tasarımcısı
bilmez.
Kilo aldığım süreçte 42 bedeni
aştığımı anlamam benim için oldukça acı bir tecrübeyle olmuştu. Bir süredir hep
aynı kıyafetleri giymekten sıkılmıştım, aynı etek ve pantolonla neredeyse tüm
yazı geçirmiştim. Sezon sonu indirimden yararlanmak için iş kıyafetleri satan
şu bildiğiniz mağazalardan birine gittim. Dolaşırken yanıma bir satış görevlisi
geldi ve küt diye “Yalnız ürünlerimiz 42 bedene kadar” dedi. Hiç beklenmedik
bir anda gelen bu şoku hemen atlatıp “İyi de ben zaten 42 bedenim” dedim.
Görevli genç, hafif bıyık altından gülümseyerek, “bazı serilerde 44 beden de
var, isterseniz onlardan deneyelim” dedi. O anda kendimi Pretty Womsn
filmindeki Julia Roberts gibi hissettim. Hani gittiği mağazada onu
aşağılıyorlardı. Hayalimde mağazadan hışımla çıkıyorum, birkaç ay sonra 36
beden geri dönüyorum, tüm 36 beden kıyafetleri deniyorum, yüklüce bir alışveriş
yapıyorum, ama bana başka bir görevlinin yardım etmesini istiyorum, falan
filan. Hayal kısa sürdü. Keşke bu popoyu büyük gösteren eteği giymeseydim diye
düşündüm sonra, bak beni 44 beden sandı diye. Gittikçe sinirleniyordum ama
görevliyle inatlaşıyordum da. Keşke o anda çekip gitseymişim. Tamam dedim,
girdim kabine 44 bedeni deneyeceğim ve çocuğa bana büyük oldu bu deyip onu
bozacağım. Nerede o günler, verdiği 44 beden pantolon tam oldu, hatta üst
bacakları baya baya yapıştı, iğrenç görünüyordu. Ben son zamanlarda aynı
kıyafetleri giymekten onları muhtemelen bolartmıştım ve farkında değildim. Pantolonu
beğenmediğimi söyleyip mağazadan çıktım. Ben çıkarken hala bıyık altından
gülüyordu. Sorun 44 beden olduğumu söylemesi değil, söyleyiş tarzıydı. Görevliyi
şikâyet etmeyi çok düşündüm ama belki bir zararı olur diye vazgeçtim.
Uzun lafın kısası 42 bedeni
aşmamaya çalışın, vallahi küme düşersiniz.