Bugün sabah Tarabya’da bir işim
vardı. Öğleden sonra da arkadaşımla Emirgan’da buluşmak için sözleştik. İşim
erken bitince ben de Emirgan’a kadar yürümeye karar verdim. Hava çok güzeldi,
boğaz pırıl pırıldı ve karşı sahilde erguvanlar harika görünüyorlardı. Çantam,
kitap, su, sıcaktan çıkardığım montum ve ıvır zıvır yüzünden biraz ağır olsa da
çok keyifli bir yürüyüş oldu. Günlük yürüyüşümü fazlasıyla yapmış oldum, toplam
6,5 kilometre yürümüşüm.
Tarabya’dan Yeniköy’e kadar her
şey çok güzeldi ama Yeniköy’de yalılar başlayınca boğaz bir anda görünmez oldu.
Boğazın Yeniköy’de birkaç kişinin tekelinde olması, yürürken sadece yalı duvarı
görmek çok can sıkıcı değil mi?
Yürüyüşün sonunda Emirgan
Korusu’ndaydık. Hafta içi olmasına rağmen çok kalabalıktı, özellikle lale
mevsimini kaçırmak istemeyenler bugün korudaydı. Renk renk laleler öyle güzeldi
ki kendimizi kaybettik. Bahar, doğa, ağaçlar ve çiçekler insana mutluluk ve
yaşama coşkusu veriyor. Bol bol fotoğraf çektik, çimenlerde oturduk, çay içtik.
Böyle güzel bir şehirde yaşadığımız için ne kadar şanslı olduğumuzu düşündük.
Ancak dönerken gördüğümüz manzara çok canımızı sıktı. Piknik yapanlar giderken bütün çöplerini etrafta bırakmışlardı. Cennet gibi bir yerde piknik yapıyorsun, güzel vakit geçiriyorsun ama dönerken orayı bir çöplüğe çeviriyorsun. İşte bunu anlamıyorum ve bazı insanların bu güzellikleri hak etmediklerini düşünüyorum.
son resme bittim, resmen kokusu geldi çayın:))
YanıtlaSil