Bir önceki işyerimde sürekli
annesinin ne kadar güzel yemek yaptığını söyleyen arkadaşımdan bahsedince o
şirketteki müdürüm ve bana yaşattığı kâbus dolu günler aklıma geldi. 30’arının
başındaydı, yeni müdür olmuştu ve ilk elemanı, başka bir deyişle ilk kurbanı
bendim. Benden sadece 6 yaş büyüktü, kadındı ve ilk izlenim olarak çok sakin ve
sıcak bir insan sandığımdan safça sevinmiş, iyi anlaşacağımızı düşünmüştüm.
Maalesef yanılmışım.
Beni her konuda, iş dışı
konularda bile, eleştirmesi, sürekli gözlerine üzerime dikip suçluymuşum gibi
bakması, her söylediğimi terslemesi, insanların içinde bozması, özel hayatıma
karışması sonucunda sabah işe gitmek benim için işkence olmuştu. Her sabah
ayaklarımı sürüyerek gidiyordum işe. Bugün mobbing dediğimiz iş yeri tacizinin
her türlüsünü yapıyordu bana. O günlerde henüz çok gençtim, iş hayatının
başındaydım, acemiydim ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Çaresiz başıma
gelenlere katlanıyordum. Bugün çalışanlar artık bu konuda daha bilinçli ama
işini kaybetme korkusuyla yine kimse sesini çıkaramıyor.
Bir ara holdingin içinde yeni
bir yapılanma vardı ve beni oraya göndermek için baya uğraşmıştı. Tabi benim
haberim olmadı, tesadüfen öğrendiğimde de hiç itiraz etmeden kabullendi, kendi
müdürüne bensiz idare edebileceğini söylemiş. Yakın arkadaşlarımdan birini
kaybettiğimde üzüntüme hiç saygı duymadı, daha da üzerime geldi. Bende
yarattığı tahribat hem psikolojik hem de fizyolojikti. O zamanlar erkek
arkadaşımla problemlerim vardı, en yakın arkadaşlarımdan biriyle aramız kötü
bozulmuştu ve hızla kilo almaya başlamıştım. Onunla konuşurken stresten
kekelemeye başlamıştım, daha önce hiç böyle bir problemim olmadığı halde.
İşkence dolu günler devam
ederken müdürümde de bazı değişimler başladı. Gizli bir gruba katıldı, güya
yoga adı altında ayin gibi şeylere gitmeye başladı, 15 günlük gizli bir kampa
gitti. Soğan, sarımsak, vb. yemeyi bıraktı ve garip garip konuşmalara başladı.
Kendisinin zaten normal olmadığını düşünüyordum ama bu yaptıkları şüphelerimi
iyice arttırdı. Bir ara anlattığına göre çok sorunlu bir çocukluk ve gençlik
geçirmiş olduğunu da biliyordum. Bu olanlardan sonra hiç tanımadığı birisiyle
aniden evlenerek şirketten ayrıldı ve ben de rahat ettim. Katil olmam an
meselesiydi artık.
Kendisiyle ilgili rahatsız edici
ama bir o kadar da komik bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. Söylediğim gibi
kilo almaya başladığım bir dönemdi ama hayatımdaki diğer sorunlar yüzünden buna
odaklanamıyordum. Yaklaşık 10 kilo almıştım o dönem. Henüz insülin direnci
teşhisi de konmamıştı. Bana kilolarım konusunda direkt bir şey söylemese de
sürekli laf sokuyordu. Kilo almak bir insanın ne kadar disiplinsiz ve iradesiz
olduğunun göstergesiymiş, kilolu insanlara hiç saygısı yokmuş, onlara acıyor ve
çok kızıyormuş, falan filan. Sonunda baktı ki ben hiç oralı olmuyorum kendisi
diyete başladı. Boyu 1.70 civarında kilosu da 54’tü. Bir yerlerden ölçüm
yapmış, 52 kilo olmalıymış ve bu 2 kiloyu vermek için abartılı sıkı bir diyete
başladı. Bana ders verecek diye açlıktan ölecekti neredeyse. Tabi diyet boyunca
her gün vaaz dinledik. O diyete hiç ihtiyacı olmadığını, sırf beni kızdırmak
için yaptığını bildiğimden ben de her gün karşısında mantılar, pideler,
börekler yedim. İyice sinirlendi, deliye döndü. Anlattığım gibi akıl sağlının
yerinde olmadığını sonunda hepimiz anladık ama keşke daha önce bilseymişim,
kendimi bu kadar üzmezdim. Herkese akıl sağlığı yerinde, vicdanlı, iyi niyetli
müdürler dilerim.
Allah kurtarmış seni Defne, bir daha böyle bir şey yaşamazsın umarım.
YanıtlaSilayyy allah öyle bir müdür kimsenin başına vermesin . Ne psikopat bir kadınmış öyle töbe töbe...
YanıtlaSilama olan sana olmuş bu arada ne yaparsak kendimize yapıyoruz :) Bu şekersiz tatsız tutsuz rejim psikolojindeki müdürler heryerdeler :)
YanıtlaSilyaşadıklarımız da benziyormu ne :))
Hemcinslerimi kötülemek gibi olacak ama kadınlar iş hayatında daha da anlayışsız oluyor. Benimki zır deliydi gerçi.
Sil